Sanayi sektörü yılın ikinci çeyreğinde yakaladığı hızlı büyüme ile ataleti üstünden atarken, parasal sıkılaşma döneminde aşırı yüksek düzeylere çıkmış olan ticari kredi faizlerinde de iki buçuk aydır düşüş yaşanıyor. Bu da yüksek faizin baskıladığı sanayiciler başta ekonominin üretim ayağının finansman maliyetlerini aşağı çekecek bir gelişme olarak öne çıkıyor.
Taşınamaz düzeylere ulaşan enflasyonu tek haneli düzeylere indirme hedefiyle Haziran 2023’ten bu yana uygulanan parasal sıkılaşma esaslı yeni ekonomi program döneminde, Merkez Bankası’nın politika faizine paralel hızla yükselen ticari kredi faizleri, sanayide fren eğilimine yol açmış, üretim, yatırım ve istihdam üzerinde baskı oluşturmuş ve milli gelir (GSYH) büyümesini olumsuz etkilemişti.
Yüzde 15’ten yüzde 70 dolayına
Parasal sıkılaştırma sürecinde bankacılık sektörünün ticari kredilere uyguladığı faiz oranları, Merkez Bankası’nın para politikası kararları, enflasyon eğilimleri ve küresel ekonomik koşullar gibi faktörlerden etkilendi. Yeni ekonomi yönetiminin ilk adım olarak Mayıs 2023 itibarıyla yüzde 8,5 olan politika faizini 23 Haziran’da yüzde 15’e çıkarması ile parasal sıkılaştırma esaslı ekonomik program fiilen başladı. Uzun bir aradan sonra yeniden artırılan politika faizi, kademeli artışlarla Mart 2024’te yüzde 50’ye kadar çıkarılıp aralık ayına kadar bu düzeyde tutuldu.
Merkez Bankası’nın ilk faiz artırımı öncesi, bankacılık sektörü ortalamasında yıllık yüzde 15 olan ticari kredi faizi de paralel bir artışla 5 Nisan 2024 itibarıyla yüzde 67,55’le program dönemindeki en yüksek düzeyi gördü. Ancak bu oran sektördeki bankaların uyguladığı faizlerin ortalamasını oluşturuyor. O tarihte bunun altında faizle kredi kullandıran bankalar da üstünde, örneğin yüzde 70’li düzeylerdeki oranlarla kredi veren bankalar da bulunuyordu.
Ticaret savaşları da yükseltti
İçeride operasyonlar ardışık olarak devam ederken, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan 2025’te duyurduğu, özellikle Çin, Avrupa Birliği (AB), Kanada, Meksika, Japonya, Hindistan, Vietnam ve Tayland gibi ülkeleri hedef alan, bu rakip ülkelere fahiş vergi oranları getiren yeni gümrük tarifeleri, küresel ticarette önemli bir kırılma noktası oluşturdu ve ticaret savaşlarını yeniden alevlendirdi. Bu gelişme tüm dünyada ekonomi güveni aşağı çekerek belirsizlikleri artırdı. Bu ortamda dövize atağın önüne geçmek için politika faizini yeniden artırmak zorunda kalan Merkez Bankası 18 Nisan’da 350 baz puanlık artışla oranı yüzde 46’ya çıkardı.
Ticari kredi faizi neden önemli?
Ticari kredi faiz oranlarının yüksekliği, sanayiciler, sanayi üretimi, ülke ekonomisi ve milli gelir üzerinde doğrudan ve dolaylı olarak şu etkileri yaratıyor:
-Yüksek finansman maliyetleri: Yüksek ticari kredi faiz oranları, sanayicilerin yatırım ve işletme sermayesi ihtiyaçlarını finanse etme maliyetlerini artırıyor. Bu durum, özellikle KOBİ’ler için üretim kapasitesini genişletmeyi veya yeni projelere yatırım yapmayı zorlaştırıyor.
-Rekabet gücünde düşüş: Yüksek kredi faizleri, üretim maliyetlerini artırarak Türk sanayicilerinin uluslararası piyasalarda rekabet gücünü zayıflatıyor.
–Krediye erişimde zorluk: Yüksek faiz oranları ve bankaların sıkı kredi değerlendirme kriterleri (örneğin, kredi notu ve gelir belgeleme şartları), sanayicilerin krediye erişimini kısıtlıyor. Bu da özellikle yeni kurulan veya küçük ölçekli firmalar için ciddi bir engel.
-Üretimde yavaşlama: Yüksek kredi maliyetleri, sanayicilerin makine-teçhizat yatırımlarını ve üretim kapasitesini artırma planlarını ertelemesine yol açıyor.
-Sektörel etkiler: Yüksek kredi maliyetleri özellikle taşıt sektörü gibi yüksek sermaye gerektiren sektörlerde, üretimde azalmaya yol açıyor.
-Büyümenin baskılanması: Yüksek ticari kredi faiz oranları, yatırımları ve tüketimi sınırlayarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkiliyor.
-Enflasyonist baskılar: Yüksek faiz oranları, üretim maliyetlerini artırarak maliyet enflasyonunu tetikleyebiliyor.
-İstihdama olumsuz etki: Yüksek faiz, sanayi üretimini yavaşlattığı için dolaylı olarak istihdam artışını da sınırlıyor.
-Yatırım ve tüketime baskı: Ticari kredi faiz oranlarının yüksekliği, özel sektör yatırımlarını ve hane halkı tüketimini kısıtlıyor.
-Net ihracattan olumsuz etki: Yüksek kredi maliyetleri, sanayicilerin ihracat odaklı üretim kapasitesini artırmasını zorlaştırarak net ihracatın büyümeye negatif etkisini dolaylı olarak artırıyor.
-Sektörel katma değer düşüşü: Sanayi katma değerinde, yüksek finansman maliyetleri nedeniyle yaşanan düşüş, ekonominin büyüme hızını düşürüyor.
Son iki buçuk ayda 8,6 puan düşüş
İç, dış şoklar ve politika faizi paralelinde yeniden yükselişe geçen ticari kredi faizleri 6 Haziran itibarıyla yüzde 64,88’le program dönemindeki üçüncü en yüksek düzeyi gördü. Bu oran izleyen haftalarda ise dalgalı bir seyirle de olsa sürekli aşağı yönlü bir grafik izledi. Merkez Bankası küresel ve ulusal ekonomide belirsizlik sarmalının büyük oranda aşılması sayesinde indirim sürecine kaldığı yerden devam ederek politika faizini 25 Temmuz’da yüzde 43’e düşürürken, aynı tarihte yüzde 58,71’e gerileyen ortalama ticari kredi faizi ise eldeki en son veriye göre 22 Ağustos itibarıyla yüzde 56,26’ya kadar indi.
Buna göre 6 Haziran-22 Ağustos arasında söz konusu faiz oranında 8,62 puanlık bir düşüş yaşandı. Merkez Bankası’nın 11 Eylül toplantısında politika faizinin yeni düzeyine karar verilecek. Toplantıdan indirim çıkacağı yönünde beklentiler ağır basıyor. Ancak politika faizi sabit bile tutulsa aradaki marj nedeniyle ticari kredi faizlerinde kademeli düşüşlerin devamı bekleniyor.
Sanayide canlanma genel mi?
Parasal sıkılaştırma önlemleri ve yüksek faizden, özellikle ihracatçı kesimleri de düşük kurdan en fazla olumsuz etkilenen ana sektör, sanayi olmuştu. Bu yıl ikinci çeyrek GSYH verileri ise yeniden başlayan ve hesapta olmayan gelişmeler yüzünden kesintiye uğrasa da devam eden faiz indirimleri sürecinin de katkısıyla sanayide canlanma eğiliminin işaretini verdi. Üretim yöntemiyle GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; üretime, istihdama ve diğer önemli katkıları ile ekonomik bünye açısından en stratejik sektör olan sanayide özellikle son dört çeyrekteki atalet, bu yıl ikinci çeyrekte yerini canlanmaya bıraktı.
Sanayi sektörü ikinci çeyrekte yüzde 6,1 oranında bir büyüme yakaladı. Sanayi, geçen yıl ikinci çeyrekte yüzde 1,8, üçüncüde yüzde 2,2 küçülmüş, son çeyrekteki yüzde 0,8’lik düşük büyümenin ardından bu yıl ilk çeyrekte de yine yüzde 1,7 küçülme kaydetmişti. Ancak sanayideki bu performans artışının genel bir durum mu yoksa belli sektörlerdeki arızi büyümenin sonucu mu olduğu konusu gündeme geldi. Sanayi sektöründe bir ayrışma yaşandığı, özellikle KOBİ ağırlıklı geleneksel ve emek yoğun alt sektörlerin güç kaybettiği, buna karşılık savunma sanayii gibi yüksek teknolojili sektörlerin sanayideki büyümenin itici gücü haline geldiği belirtiliyor. Bu durum aynı zamanda sanayide yapısal bir dönüşüme de işaret ediyor.
Politika faiziyle düştü belirsizlikle yükseldi
Sanayi ve diğer üretici sektörlerden, ihracatçı kesimlerden gelen talepler ve giderek artan piyasa beklentileri doğrultusunda Merkez Bankası 27 Aralık 2024’te indirim süreci başlatarak, politika faizini 47,5’e düşürdü. Bankanın 24 Ocak ve 7 Mart’taki indirimleriyle de söz konusu oran yüzde 42,5’e kadar indi. Bu süreçte düşmeye devam eden ortalama ticari kredi faizi de 14 Mart itibarıyla yüzde 55,2’e kadar geriledi.
Faiz indirimleri süreci devam ederken, 19 Mart 2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanının gözaltına alınmasıyla başlayan operasyonlar, Türkiye’nin finansal piyasalarında ve genel ekonomik görünümünde önemli dalgalanmalara yol açtı. Bu operasyonların ekonomik etkileri, piyasalardaki oynaklık, döviz kurları, borsa hareketleri, altın fiyatları ve genel ekonomik güven üzerinde akut biçimde olumsuz etki yarattı.
No comment